Kapat
0 Ürün
Alışveriş sepetinizde boş.
Kategoriler
    Filtreler
    Preferences
    Ara

    Kızıl Günlükleri

    Yayınevi : Cinius Yayınları
    Yazar : Osman Özer
    ISBN :9786256072626
    Sayfa Sayısı :278
    Baskı Sayısı :1
    Basım Yılı :2024
    390,00 ₺
    312,00 ₺
    Tahmini Kargoya Veriliş Zamanı: 2-4 iş günü içerisinde tedarik edilip kargoya verilecektir.
    Adım Anna Pavlova. Sîzlere anlatacağım hikaye 1924 yılının Sovyet Rusya'sında başlıyor. Evet. Bu tarihi bildiğinizi biliyorum. Sovyetlerin ağladığı bir tarihtir. İnsanlığın göz yaşlarını dökerek kalplerine gömdüğü yıldır. Evet. Lenin'in öldüğü yıldı 1924. Ve ben 18 yaşında genç bir kızdım. Dünyaya geldiğimde ise, pek de şanslı olduğumu söyleyemeyeceğim. Ne de olsa ailelerimizi ve kaderlerimizi seçemeyiz. Benim de öyle olmuştu. Fakir bir ailede dünyaya geldim. Fakirliği tadarak büyüdüm, zor yıllar geçirdim. İlk okula giderken pabuçlarım delik, önleri ise yırtıktı. Ayakkabı alacak paramız yoktu ve Moskova bildiğiniz gibi en soğuk şehirlerden biriydi. Babam bir fabrikada işçi olarak çalışıyor, 5 çocuklu ailesine bakmaya çalışırken zorlanıyordu. Çoğu zaman eve yorgun gelir, üstü pis, suyun akmamasından duş alamadan, üzerindekileri çıkartıp yeni bir şeyler giyerdi. Sonra da bizlere aldırmadan odasına çıkıp 1 saat boyunca yatardı. Kalktığında ise biraz bir şeyler yer, sonra kitap okuyup evdeki herkesi zorla yatırıp sessiz olunmasını isterdi. Tuhaf bir adamdı doğrusu...
    Adım Anna Pavlova. Sîzlere anlatacağım hikaye 1924 yılının Sovyet Rusya'sında başlıyor. Evet. Bu tarihi bildiğinizi biliyorum. Sovyetlerin ağladığı bir tarihtir. İnsanlığın göz yaşlarını dökerek kalplerine gömdüğü yıldır. Evet. Lenin'in öldüğü yıldı 1924. Ve ben 18 yaşında genç bir kızdım. Dünyaya geldiğimde ise, pek de şanslı olduğumu söyleyemeyeceğim. Ne de olsa ailelerimizi ve kaderlerimizi seçemeyiz. Benim de öyle olmuştu. Fakir bir ailede dünyaya geldim. Fakirliği tadarak büyüdüm, zor yıllar geçirdim. İlk okula giderken pabuçlarım delik, önleri ise yırtıktı. Ayakkabı alacak paramız yoktu ve Moskova bildiğiniz gibi en soğuk şehirlerden biriydi. Babam bir fabrikada işçi olarak çalışıyor, 5 çocuklu ailesine bakmaya çalışırken zorlanıyordu. Çoğu zaman eve yorgun gelir, üstü pis, suyun akmamasından duş alamadan, üzerindekileri çıkartıp yeni bir şeyler giyerdi. Sonra da bizlere aldırmadan odasına çıkıp 1 saat boyunca yatardı. Kalktığında ise biraz bir şeyler yer, sonra kitap okuyup evdeki herkesi zorla yatırıp sessiz olunmasını isterdi. Tuhaf bir adamdı doğrusu...
    >